Galatasaray’ın Zaferle Çıktığı Old Trafford’da Dalgalanan KKTC Bayrağının Hikayesini Mutlaka Okumalısınız
6 mins read

Galatasaray’ın Zaferle Çıktığı Old Trafford’da Dalgalanan KKTC Bayrağının Hikayesini Mutlaka Okumalısınız

Şampiyonlar Ligi’nde güçlü rakibi Manchester United’ı 3-2 devirmeyi başaran Galatasaray, yalnızca elde ettiği skorla değil, taraftarlarıyla tüm dünyayı büyülemeyi başardı. Rüyalar Tiyatrosu adı verilen Old Trafford’da yalnızca deplasman tribününde değil, stadın her noktasına bir şekilde girmeyi başaran Galatasaraylılar, müthiş bir atmosfer oluşturdular ve unutulmaz bir gece yaşadılar. 

Manchester’daki Galatasaray tribünlerinde dalgalanan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayrakları da dikkat çekti. 

Peki, hiç düşündünüz mü, Kıbrıs’tan binlerce km uzakta, dünyada tanınmayan ve varlığı reddedilen bir ülkenin bayrağının ne işi vardı? 

Merak ettiyseniz bu içeriğimiz tam da size göre.

Old Trafford’da Galatasaray’a galibiyeti getiren üçüncü golün ardından çılgınca sevinen deplasman tribününde bir bayrak dikkatleri çekti.

Kadraja giren Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bayrağından farklı bir bayrak değildi. 

Elbette bunun doğal bir durum olduğunu, İngiltere’de yaşayan alelade bir Kıbrıs Türkü’nün maça KKTC bayrağını alarak gittiğini düşünebilirsiniz.

Oysa bu durum düşündüğünüzden daha derin ve tarihsel bir hikaye barındırıyor.

Kıbrıs Türk Diasporasını en yoğun göreceğiniz yer Birleşik Krallık topraklarıdır. 1950’lerde EOKA milislerinin cinayetleri sonrası Kraliçe’nin mülklerine yerleşmeye başlayan Kıbrıs Türkleri, aradan geçen 70 yılın ardından bugün Britanya’nın her yerinde ciddi bir nüfusa ulaşmış durumda.

Günümüzde dördüncü hatta beşinci kuşakları dünyaya geliyor olsa da, hatta pek çok açıdan bir İngiliz’den pek bir farkları olmasa da, atalarının topraklarından getirdikleri bayraklarla özlerini anımsıyor, hikayelerinin henüz yok olmadığını fısıldıyorlar. Buna da futbol maçları vesile oluyor. 

Aslında süreci tam anlamıyla anlamak için Kıbrıs adasının İkinci Abdülhamid tarafından Büyük Britanya’ya kiralandığı 1878’e gitmemiz gerekiyor. 

1923’te Türkiye tarafından da kabul edilen Ada’daki İngiliz hakimiyeti sonrası tüm Kıbrıs Türkleri, İngiliz uyruğuna geçti.

İngiliz kolonisi olarak geçirdikleri yıllarda nispeten kendi kimliklerini koruyabilen Kıbrıs Türkleri, 1950’li yıllardan itibaren Ada’da Rum milliyetçiliğinin gazabına uğramaya başladı.

Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak isteyen Helenist gruplar ve EOKA örgütü, bunun önündeki en büyük engel olarak Ada’nın yerli Türk halkını görüyordu. 

Kısa zamanda Ada’daki Türk nüfusa yönelik cinayetler ve katliamlar başladı.

Ada, bir İngiliz mülkü olduğu için Türkiye’nin de o yıllarda doğrudan müdahale etme hakkı bulunmuyordu. 

İngilizler ise o dönemde Türklerin Ada’dan ayrılarak diğer Britanya mülklerine yerleşmesine izin verdi.

Böylece Kıbrıs Türkleri’nin İngiltere’ye ve diğer İngiliz kolonisi ülkelere göç serüveni de başlamış oldu. 1950’li yıllardan itibaren on binlerce Kıbrıslı Türk, Britanya’nın yolunu tuttu.

Birleşik Krallık, 1960 yılında Kıbrıs’a bağımsızlık tanıyınca Rumlar, Türkler üstündeki baskıları çoğalttı. Neticede süreç, 1974 yılında Türkiye’nin Kıbrıs’a müdahale etmesine kadar uzandı. 

Uzayıp giden yıllar boyunca İngiltere’deki Kıbrıs Türkü nüfusu sürekli olarak arttı.

Öyle ki, bugün tüm Birleşik Krallık’ta var olan Kıbrıs Türkü nüfusunun, Kıbrıs’ta kalan Kıbrıs Türkü nüfusundan daha fazla olduğu ifade ediliyor.

İngiltere’de doğup büyüyen Kıbrıs Türkleri içinden spor, siyaset, sanat dünyasında ünlü olan çok sayıda isim de çıktı.

EOKA cinayetlerinden kaçarak Kuzey Londra’ya yerleşmiş bir annenin çocuğu olan Colin Kazım örneğin; kurtuluşu futbol topunda bulmuş ve kariyerinde Fenerbahçe, Galatasaray, Bursaspor gibi takımların formasını giymişti. 

Kazım aynı zamanda, EURO 2008’de yarı final oynayan Türk milli takımının da önemli bir oyuncusuydu.

Jem Karacan, Leon Osman, Muzzy İzzet ise Birleşik Krallık uyruklu Türk asıllı futbolcuların diğer örnekleri. 

Peki, yalnızca futbolcular mı? Elbette hayır.

Günümüzde Birleşik Krallık’ın İstanbul Başkonsolosu olarak görev yapan Kenan Poleo da Kıbrıs Türkü bir aileden geliyor.

Kaderin cilvesine bakınız ki, ailesinin ayrılmak zorunda kaldığı Kıbrıs’tan İngiltere’ye taşınıp bu ülkede yetişip eğitim alıp Birleşik Krallık Başkonsolosu olarak bir diplomat olarak Türkiye’ye dönmüş Kenan Bey. 

Bugün Birleşik Krallık’ın en üst düzey bürokratlarından birisi olarak ailesinin köklerinin olduğu ülkede İngiliz Kralı’nı temsil ediyor. 

Başkonsolos Kenan Bey, verdiği röportajlarda Türk köklerinden gurur duyduğunu sıklıkla ifade ediyor.

Başta Birleşik Krallık olmak üzere Avrupa’daki Türk diasporası içinde rastlanan Kıbrıslı nüfusa ise Türk takımlarının deplasman maçlarında sıklıkla denk geliyoruz.

Elbette yalnızca Galatasaray’ın değil diğer temsilcilerimizin de maçlarında, tribünde KKTC bayraklarını görmek mümkün oluyor. 

Ne kadar zaman geçerse geçsin. Ülkeler, şehirler değişirse değişsin.

Kimliğiniz, mesleğiniz, uyruğunuz farklılık gösterirse göstersin; tuttuğunuz takım, siz nereye giderseniz sizinle birlikte geliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir